Gandili gundili

olumcul-noktalar

Belki 7 yaşındayken, babamın İstanbul Karate Federasyonu olacak, oranın spor salonunda karate kıyafetiyle çekilmiş fotoğrafını görüyorum (sanırım sonra o federasyon yeni yapılanmalar sonucu Türkiye Karate Federasyonu’na falan katılıyor).

Erkek çocuklarında şiddete daha fazla bir eğilim olduğu doğrudur, ancak bu durum kişinin psikopatlık ya da gerizekâlılığına bağlı olarak kendini belli eder. Örneğin hayvanlara işkence yapmadım yahut birkaç küçük olayı saymazsanız zorbalık yapmadım kimseye, benim gibi örnek de çoktur. Ancak, yine de, belki de toplumsal-çevresel etkenlerden ötürü şiddete meraklı oluyor coğrafyamızda çocuklar. Sonra babamın bir ara Harbiye’de “ölümcül noktaları” öğrendiğini duyuyorum, yıllar sonra askerdeyken yakın dövüş teknikleriyle ilgili askerî bir eğitim kitabını aldığımda orada da bu hususa değinildiğini görüyorum.

Sırf deneme olsun diye ilk defa kestiğim koyunun boynunu kırıp omurgalarının arasından beyaz omuriliğini görüp bıçakla keserek “can almam” ise 19-20 yaşımdaki deneyimlerinden biri oluyor. Daha sonraki yıllarda Amerikan güreşinde altta kalan eleman gibi üstüme art arda iki 90 kiloluk bedenin hoplamasıyla iman tahtamın (sternum) kırılacağını sanıp o garip acıyla yüzleşeli de kaç yıl oldu bilmiyorum.

Şiddetin neredeyse her türlüsünden ve neredeyse her zaman nefret etmem de tüm bu düşüncelerin arasında bütün acayipliğiyle duruyor. Belki de bu sebepten genelde aşırı sakin, öfkesiyle mücadele etmeyi erdem bellemiş bir insanım.

Mas Oyama varmış, ilkokul-ortaokul yıllarında ayıla bayıla izlediğimiz “Karate Baka Ichidai” çizgi filmlerine ilham veren gerçek kişi olduğunu ise sonradan öğreniyoruz. Kendisinin bir boğayı, sırf hava atmak için doğduğuna pişman ettiği video meşhurdur.

Varoş diklenmesinin vazgeçilmez kalıbı “bir mermi iki lira, iki liralık canın var ulan!” söylemini ne kadar bayağı ve küçük görsek de ne yazık ki bir gerçeği ifadesi etmesi bence komiktir.

Savaş sanatları bu sebepten ateşli silahların öncesinde gelişim gösterebilmiş. Şiddet karşıtı olsalar da pasifist olmayan Shaolin kung-fucularının mızrak, kılıç ve saireye karşı yöntemler geliştirmiş olması da günümüzde anlamı azalan, yine de ilgiye layık yeteneklerden.

Osmanlı tokadının ölümcül oluşunu açıklamak isterken yanıtı, çene kemiğinin yerinden anormal şekilde oynayarak şakaktan girmesi, tıbbi bir dille ifade edersek, mandibula’nın ramus bölgesinden os temporale’yi kırması sonucu bayılma ya da mortingen şıtraze gerçekleşmesinde bulmak da ilginç bir konuydu.

Bu kemik örneğiyle birlikte, ölümcül noktaların anlam kazanabilmesi doğru teknik, doğru açı ve yeterli Newton gerçeğiyle karşılaşıyoruz. En basit fizik kurallarının ne derece fark yarattığını bilmenin görkemi her çağ olduğu gibi bu çağda da geçerliğini korumakta.

Bu zayıflığımızı bilmek bizi rahatsız etmemeli ancak gerekiyorsa korkaklığa varmadan temkinli olmak konusunda kulağa da küpe edilmeli. Bir de o var, gerekiyorsa muhabbeti, yani, basit bir şekilde, çoğu durumda “korkak” damgası yemek çok daha mantıklı bir tercihtir. Kaçanın anası ağlamaz dedikleri boşa değil. Yine de bazen savunacağımız şeyin anlam ve değerine göre elimizi kirletmek veya kötü senaryoyla canımızı ortaya koymak da hayatın bir cilvesi. Elbette, günümüzde sudan ucuz hâle gelmiş olan küfür için kavga edilmeli de demiyorum, birisi size küfretmişse veya trafikte çıldırmışsa, genelde en iyi tercih “sensin” deyip uzatmadan yola devam etmek oluyor. Buna eyvallah etmek diyoruz.

Tüm bunlar nereden aklıma geldi, şimdi yıllardan sonra, mesela güreşmenin üstünden bile yıllar geçmişken, tekrar bu keyifli işlere zaman ayıracağım gibi. Bir MMA antrenörünü kendisine fitness konusunda destek olmam karşılığında ayarladım gibi bir şey, bakalım.

Keyifli kısmı şurada ki, örneğin geçmişte bu ölümcül noktalar benim için noktalardan ibaretti. Şimdiyse kayda değer anatomi ve fizyoloji bilgisinden sonra neyi neden işe yaradığını bilmek güzel. İç organlar, kalp, atar damarlar, diğer kritik noktalar kimsede değişmiyor.

varma-kalai

Tüm bu yazı nereden mi çıktı? Karşıma olmadık bir yerde çıkan şu Varma Kalai sayesinde. Bilmiyordum, daha önce de duymamıştım. Bir Hint savaş sanatı ve doğrudan ölümcül noktaları hedef alan bir sistem, yani, birçok savaş sanatı gibi savunma ya da zarar vermeden etkisiz hâle getirmeye odaklanmıyor, amcamlar direkt öldürelim diyor. Hintlilerden beklemezdim doğrusu, belki de Gandi yüzünden yakıştıramadım, ya da bilmiyorum.

“Gandili gundili” üzerine 2 yorum

    1. Eğlenceli bir filmdi ama kadın uygulayıcılarda genellikle, yazıda bahsettiğim, yeterli kuvvet konusunda sıkıntı söz konusu olur. Teknik daha önemli olmakla birlikte, belirli noktalara olağanüstü basıncı yaratmak da lazım. Bu arada, o arkadaşla da çalışmadık, takvimlerimizi uyduramamıştık 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir