Sağlık yöneticisi adayları için SAYGEL’de Memorial CEO’su Uğur Genç ile yapılan söyleşide Genç’in, alt kademelerde işe başlamakla ilgili teşvik edici konuşması, akılda kalanlardan biriydi. Daha iyi bir seçeneğiniz yoksa en iyi görünen seçenekten erkenden iş hayatına girin, görün, deneyim kazanın diyordu. Merak edenler söyleşinin tamamını buradan seyredebilir: Uğur Genç SAYGEL Söyleşisi.
Tuvaletler Temizse Generaller Huzurla Uyuyabilir
Hayatımın en huzurlu ve aynı zamanda en eğitici dönemlerinden birinin, zorunlu askerlik yaptığım 15 ay olduğunu hiç tereddütsüz söyleyebilirim. Bundan 15 yıl önce gönüllü komando adayı olarak Eğirdir Dağ ve Komando Okulu’nun kapısından girip Tuzla Piyade Okulu’nda biten askerlik hizmetimde, devasa ordu sistemimizdeki küçük bir lider olarak öğrendiklerim iş hayatım boyunca bana büyük avantajlar sağladı.
Bir çavuş olarak şoförlük, araç komutanı, tim komutanı, manga komutanı, hazır kıta ve AMM komutanı, bölük yazıcısı, acemi eğitim çavuşu, bölük çavuşu, tabur yazıcısı ve nihayetinde kurmay başkanı habercisi (sanırım bir erbaşın yapabileceği en nüfuzlu görev) olarak pek çok farklı görevi üstlendiğim çok hareketli ve öğretici bir askerlik hayatım oldu. Yeri geldi intikal veya arazide hayatı idamede tam teçhizat yağmur çamurun içindeydim, yeri geldi parlak mermerlerle kaplı karargâh binalarında küçük entrikalara şahitlik ettim. Bu günlerin hiçbiri bireysel etkinlikler değildi, daima birdik, birliktik. Dünyaya insan idaresinde kendi kurduğu 10’luk askerî sistemi öğreten milletimize de yakışan budur.
Her neyse, basit bir lider olarak TSK bana sorumlu olduklarım, astlarım, üstlerim, amirlerim, eşdüzey diğer takım liderleri, bağlayıcı yasa ve kurallar arasında sonu gelmeyecek bir denge kurmayı ve işlerin en iyi seviyede yapılarak tarafların çıkarını azami seviyeye çıkarmayı öğretti. Küçük işlerin yapılışını birinci elden görmek veya deneyimlemek, sonraki günlerde bu işleri veya bunlardan sorumlu diğer liderleri yönetirken bana büyük kolaylık ve derinlemesine etkin olmamı sağlayacak bilgiler sağladı. İşleri, kişileri, olay ve süreçleri ülkemizin en büyük ve en güvenilir kurumunda önemsiz bir düzeyde de olsa idare etmek; askerlikten sonra tanıştığım iş dünyası için müthiş bir okul vazifesi görmüştü.
Yaygın kanının (askerlikte mantık olmaz!) aksine ben Türkiye’deki birçok kurumun iç yüzünü görme şansı olmuş biri olarak, TSK’nın ülkedeki en mantıklı, en tutarlı ve en verimli kurumumuz olduğuna inanıyorum. Yeri geldiğinde benim bile aynı takımdaki okuma yazma bilmeyenlerle yüksek lisans yapmış hatta yardımcı doçent olanları eşit hak ve fırsatlarla düzgünce idare edebilmem, büyük çapta düşündüğünüzde TSK’nın ne büyük bir iş yaptığını ortaya koyuyor. Bu liderlik okulunda, binlerce yıllık köklü ve sarsılmaz disiplin anlayışı, aynı zamanda insan duygularının da dikkate alındığı eşsiz bir sentezle hayata geçirilmiştir.
Her geçen gün kendini yenileyen ve geliştiren bu devasa ordu organizasyonumuz tuvalet temizliği, bulaşık, mıntıka temizliği, günlük sakal traşı gibi en basit görünen bireysel ve ekipsel görevlerin anlam ve önemini öğretti bana. Bugün en üst düzey yöneticiler görev bilinci yönünden huzurla uyuyabiliyorlarsa bunu TSK bünyesindeki her bir tuvaletin pırıl pırıl olduğunu bildiği için yapabiliyor. Yapılması gereken işlerin yapıldığını, olması gerekenin olduğunu biliyorlar. Bakın, yüzbinlerce insanın ömrünü geçirdiği ordumuzdaki bu müthiş ve disiplinli delegasyon becerisi sayesinde en üst düzey yöneticilerin içleri rahattır. Ayrıca her biri öğrencilik yıllarında en basit görevleri bile bizzat yapmıştır (evet, Hulusi Akar da emin olun mıntıka temizliği yaptı, yaptırdı ve en alttan, mümkün olan her iş ve işleyişi görerek yükseldi).
Hem bir lider hem de diğer liderlerle veya bağlı olduğunuz yerlerle uyumlu bir takım oyuncusu olmayı bana öğreten TSK’ya, tüm diğer sebeplerin yanında, bir de bunun için şükran borçluyum. Beni bırakırsanız sabaha kadar ordumuzun faziletlerini sayabilirim, onun için temel liderlik becerilerini askerde edindiğimi anlatıp geçmekle yetiniyorum.
Hastanelerde Bina Yaşanırlığı ve Karşılayıcı Personel Disiplini
Bir sağlık yöneticisi adayı olarak belki bazıları iş hayatına küçük ya da büyük bir liderlik seviyesinden başlamayı hayal ediyor olabilir. Bu pek olası olmadığı gibi, o kişi için de pek iyi olmaz çünkü deneyim eksikliğinin bedelini daha ağır şekilde ödeyebilir. Ayrıca, hiçbir aklı başında işletme iş tecrübesi olmayan, kendini ispat etme şansı bulmamış birini sınamadan ona büyük ya da küçük, önemli ya da önemsiz bir sorumluluk verme riskini almaz; en yeteneklilerden olsanız bile mümkün olan en düşük düzeyde sorumluluğu vererek bir süre sizi görüp sınamak ister.
Kendi adıma ben de böyle yapardım. Gerek danışmanlık verdiğim gerekse bizzat yönettiğim yerlerde yönetsel becerileri olan ve kişilikleri uygun olan çalışanları işaretler, onları belli bir süre takip eder, ondan sonra uygun terfiler almalarını sağlayarak sorumluluklarını artırırdım. Bu sayede başarı ve gelirler artardı. Eğer bu farkındalığı olmayan, karadüzen yönetilen başarısız bir işletmedeyseniz de fark edilmeyeceğim hâlde neden yapayım demeyin, oradan alabileceğinizi almaya bakın, inanın daha iyi yerlere layık daha iyi bir personel, biraz çaba gösterirse daha iyi yerlere gidiyor zaten. Önemli olan kendinizi geliştirmektir.
İşe başladığınızda detaylara ve bunların çalışanlar, müşteriler, kurum imajı vb. etkisi üzerine gözlem yapın. Yöneticilik becerisi şeyleri, insanları ve süreçleri yönetmektir ve tümden gelimden çok tüme varım yoluyla daha etkin bir yönetici olursunuz.
Bina yönetimi
Binanın iç, dış ve tesisat yönünden fiziksel kondisyonu, zemin ve diğer kaplamaların durumu, hava kalitesi (taze ve kaliteli hava oranı), ışıklandırma kalitesi (doğru yerlerde, doğru lümen değerinde ve ekonomik), ses sistemi, ısıtma-soğutma sistemleri, temizlik ve bakım harcamaları üzerine farkındalığınız olsun. İnanın, üst yöneticilerin “kıl tüy” denebilecek bu işlere ne kadar mesai harcadığını bilseniz şaşarsınız. Dolayısıyla, temelde bir mühendislik veya satın alma işi gibi görünen tüm bu hizmetler aslında yöneticinin işidir. Bir yönetici adayı olarak işyerindeki boş zamanlarınızda “üstünüze vazife olmayan” işler üzerine kafa yormaktan sakın çekinmeyin. Evet, belki sizden sorumlu kişinin bir balon gibi kocaman ve tahammülsüz egosu üzerinize bir kara bulut gibi çökmüştür ama siz yine de kendiniz için notlar alın. Bu notları aldıkça farkındalığınız gelişecektir ve belki günün birinde bunları gerçekten iyi niyetle ilgilenecek bir yetkiliye sunma şansınız da olabilir.
Temizlik konusu, tıpkı otellerde olduğu gibi, hastaneler için de hayati derecede önemli bir konudur. Hiçbir hasta veya hasta yakını hatta personel bile temizlik konusunda taviz vermek istemeyecektir ve mesela yeterli sıklıkta temizlenmeyen tuvaletler kronik bir memnuniyetsizlik konusu oluşturacaktır. Bu konuya da kafa yorun. Bir yönetici adayı olarak bu işi siz olsanız nasıl daha iyi yaptırabilirdiniz onu düşünün ancak bu noktada şunu söylemeliyim, bulunduğunuz işletmede işlerin nasıl daha iyi yapabileceğiyle ilgili görüşlerinizi size sorulmadıkça daima kendinize saklayın. Çünkü, şu şöyle olsa daha iyi olurdu gibi çözüm sağlamayan laflar kolayca dedikoduya döner ve kuruma da size de zarar verir. Düşünün, keşfedin, anlayın ve bilin ama gerekmedikçe “çenenize vurmasın” yani. Dedikodu üreten bir personelseniz becerikli bile olsanız bu sizi kurtarmaya yetmez, genelde üstünüz çizilir.
İnsan yönetimi
Buna benzer bir olay bankolar için de geçerlidir ve aslında bankolar nesnelerden çok insanlarla ilişkilidir. Düzensiz, dağınık, kirli bir banko arkası görüntüsü çoğu zaman müşteriler tarafından görünür ve olumsuz bir izlenim oluşturur. Çalışılan bir ortamın dağılması doğal olmakla birlikte, “kabul edilebilir” seviye söz konusudur ve bu seviyenin üstündeki dağınıklık işe, kuruma zarar verir. Tüm bunlar da daha az tercih edilme, rekabette geri kalma, daha az kârlılık hatta zarar yazmaya kadar gider.
Yarın öbür gün gittiğiniz ikinci işyerinde, ilk işyerinizdeki performansınıza ve deneyiminize bakarak tüm bankonun hatta tüm danışmanın sorumluluğu size verilebilir ve o kurumda bulunan tek tuvalet bölümü de orada olabilir. İşte yukarıda bahsettiğim gözlem ve deneyimlerinizi kullanma vakti gelmiştir. Bir yönetici olarak, nitelik gerektirmeyen ancak çalışma şartı zorlu olan işlerin doğasını anlamanız önemlidir. Acemi askerken bile arkadaşları 90 gün mıntıka temizliği yaparken kendi sadece 2 gün mıntıka yapmış (başkaları benim yerime gönüllü yaptılar sağ olsunlar), arkadaşları çavuş olana kadar 90 gün dış silahlı nöbet tutarken sadece 12 gün tutmakla gurur duyan biri olarak, gurur duyduğum şey iş yaptırma becerimdir. Bir yönetici olarak etkili ve insanların gönüllü yaptığı çözümleri, teknik bilginiz yanı sıra iletişim becerinizi de kullanarak sağlamalısınız. Yönetici bir işin nasıl yapıldığını biliyorsa bu büyük bir avantajdır ancak o işe kendisi soyunuyorsa o yöneticinin eksiği vardır; yönetici iş yapmak değil, karar almak ve iş yaptırmak için ücret alır ve mecbur kalmadıkça o işleri bizzat kendinin yapması kurumun insan ve para kaynağının israfı demektir.
Sizin sorumluluğunuzdaki bina ve personel o kadar iyi olmalı ki, oraya gelen herkes bunu fark etmeli, takdir etmeli. Bu sayede bir sonraki terfinize giden kapı da açılmış olacaktır. Bu kapıyı açarken arkanızda koltuğunuzu devredebileceğiniz sizin gibi bir lider yetiştirdiyseniz daha da iyi bir yönetici adayısınız demektir.
İlerleyen günlerde sorumlu olduğunuz insanların profili de değişebilir ve sizin de buna uygun değişiklikler yapmanız gerekir. Temelde herkes insan olup çeşitli ortak noktalar paylaşsa da mesela temizlik ekibiyle hemşirelerin, hemşirelerle doktorların, doktorlarla büro personelinin davranışları, beklentileri ve tutumları arasında farklılık vardır. Bu seviyeye gelmişseniz artık tuvaletlerden daha büyük bir sorununuz vardır ve temizlik teknikleri yerine insan ve grup psikolojisi üzerine kafa yorup iletişim becerilerinizi geliştirmeniz gerekir.
En iyi başlangıcın ne olduğunu yola çıkmadan asla bilemezsiniz
Evet, ilerleyen yıllarda satış, pazarlama gibi bilgiler, bir dizi başka bilgi ve daha da ilerlediğinizde finans ve bütçe gibi bilgilere ihtiyacınız olacak ama yolun başındaysanız yolun başlangıcındaki şeylere iyi bakın. Bir sonraki terfiniz iyi yıkanmayan çarşaflara yönelik geliştirdiğiniz farkındalık ve bulduğunuz çözüm önerisinde ya da iyi temizlenmeyen dış kapı çevresinde yatıyor olabilir. Yahut telefonla pazarlama yapan personellerin en yaygın hatalarını ve bunların sonucu analiz etmek size satışlarda ciddi bir artış yakalatabilir.
Her ne kadar artık kurumsal firmaların çoğu bina yönetimi işlerini bu işte uzmanlaşmış kurumsal yerlere verse de bilmekten zarar gelmez çünkü ilk işyeriniz kurumsal olmayabilir. Ayrıca illa tuvalet temizliğini bilin demiyorum size, bu sadece bir örnektir, size, işleri küçümsemeyin ve detaylara hâkim olun diyorum.
Başarı dolu bir kariyer için günlerinizin sıkıcı, tekdüze geçip geçmemesi sizin elinizdedir. İster günleri doldurup maaşınıza alma bakın, isterseniz sürekli gelişim çabasıyla burnunuzu değil ama beyninizi her işe sokup kendiniz için notlar alın. Alacağınız notları kimse görmese bile size sağladıklarına ileride hayret edeceksiniz. Bir yönetici olarak ilk sorumluluğunuz kibir duvarlarınız varsa bunları yıkmak ve kendinizi gelişmeye adamak, sürekli okuyup öğrenmek ve deneyim kazanmak olmalıdır. Bu da başka bir yazının konusu.
Not: Elbette iş hayatında askerlikteki gibi tartışma ve görüş alışverişini kısıtlayan katı bir disiplin olmamalı. Savaş durumundaki disiplin gereğince askerlikte olan bu uygulama, sivil organizasyonlarda hatalara yol açar. Liderlik ve ekip çalışması hayatın her yerindedir ve ben kendi adıma temel liderlik becerilerimi nasıl aldığımdan bahsettim.