Eminönü’nde dükkânlar ve apandisit

Kalabalık ve birbirine bağlı bir aileymiş, kim olduğunu şimdi unuttum, içlerinden biri, tabii bu savaş dönemlerinden falan sonra, Adana’ya gider olmuş. Adana’da şarkıcı (dolayısıyla “düşük”) bir kadını sevip, gidip geldikçe onunla birlikte yaşamaya başlamış. Ancak memleketindeki ailesi katı şekilde gelenekçi, ayrıca da çok dindarlar. Bir gün Adana’da onun bu sefahatini bir hemşerisi görüyor. O da …

Büyüyen Sakal

Bugün 2013’de bir solukta yazıp sonra tamamlamadan bıraktığım bir öykümü sizlerle paylaşacağım. Bitirip de paylaşsam daha iyiydi ama, belki de birkaç yorum ve eleştiri umuyorumdur içten içe, ben de bilmiyorum ama paylaşmak istiyorum bitmemiş olsa da. BÜYÜYEN SAKAL Dündar aradı bugün, hanımlar konuşmuş, müsaitseniz akşam ailecek sizdeyiz diyor, hayhay müsaitiz üstat dedim. Dündar bizim bakanlıkta …

Bir monarkın günlüğü…

Bugün, eskiden yazdığım seçimlerle ilgili bir yazının sonuna eklediğim bir kurguyu sizlerle paylaşacağım. Beş sene evvel, 2010’un başında yazmışım. Bir dergide yayımlanmak üzere hazırladığımdan kısa tutmak zorunda kalmıştım, yer sınırlıydı çünkü ve yazının önceki kısmı bu kurgunun iki misliydi zaten. Ha, neden mi yayımlanmamıştı? Baya yere çaktığım için, bunu yayımlarsak olumsuz olur demişlerdi… Neyse, buyrun …

Bazen sadece yazıp silersin…

Dün birkaç yazı yazmıştım ve sonra hepsini silmiştim, zaten kısa şeylerdi. Yazıları beğenmemiştim, canım sıkılmıştı yayımlamayı düşündüğümde boş ver demiştim. Bu bana bir şeyi hatırlattı ve bir şeyi de gösterdi. Hatırlattığı şey, buradaki yazılarımda beğeni kaygısı gütmediğimdi. Doğru. Öyleyse neden beğenmediğim yazıları yayımlamadım? Çünkü kendim beğenmedim, yani ne gerek var dedim. Gösterdiği şey ise, bazen …

Musa, ke!

Belki de yazılar sadece yazıldıkları ve okundukları anda varlar, sonraları yok, olması da gerekmiyor belki. Bir öyle, bir böyle yazmakta da sorun yok belki, yazmak, bazen sadece sesli düşünmek ve bunları biriyle konuşuyormuş gibi aktarmak. Doğru veya yanlış olması gerekmiyor böyle bir yazının, sadece yazılması, okuyucusu varsa da sadece okunması gerekiyor. Ama bir yazı, okunmakla …

Arabeskçi uçurumun kenarındaysa, sebebi bungee jumping değildir

Hayatımda iki dönem arabesk dinledim. İlki, Adana’da yetişen halaoğlum sevgili Murat’ın biz lisedeyken sürekli Ferdi, Müslüm kasetleriyle falan yanımıza gelmesinden mütevellit. Özellikle Ferdi. Her akşam, yatarken mecburen Ferdi dinlerdik, şikâyetçi de değildik. Zaten Adana arabeskin membaı, bunun sebebini birkaç sosyolojik araştırmayla anlamak kolay olurdu. Yahut Orhan Kemal okumak da yeterdi ancak Adana’nın gelir adaletsizliğinin gerçek …

10 maddede gerçek açlık oyunları

Dünya Gıda Programı ya da orijinal adıyla Wood Food Programme (WFP) basit bir açlık istatistikleri yayınlıyor: http://www.wfp.org/hunger/stats İstatistiklerin başında, açlığın tek başına, AIDS + Tüberküloz + Malarya’nın sebep olduğu ölümlerden daha çok ölüme sebep olduğuna vurgu yapılıyor. Ardından gelen 10 maddelik dünya gerçekleri ise şöyle: 1) 805 milyon kadar insan sağlıklı bir şekilde yaşamını devam …

Bizim solcular neden bir Yunan düşüne uyudular?

Yunanistan kötü yönetimin ve Türkiye karşıtlığının getirdiği maddi yükün altında ezilen bir ülke. AB’ye büyük miktarda borçları var ve ödemek zorundalar. Uzun zamandır ekonomik durumu kötü ve bu yüzden orta direk yıkılmış, dar gelirliler ise isyan vaziyetindeydi. Seçimlerle birlikte hayal pazarlayan, ancak bu hayallere belki de inandığı için başarılı olan, solcuların çılgınca sevinmesine sebep olan …

2001: Bir uzay hayal kırıklığı

Asla iyi bir sinema okuru olmadım, çok film de bilmem ama Kubrick’i ve birkaç kült filmini bilmemem mümkün değil. Bir “A Clockwork Orange” veya “Full Metal Jacket”i beğenmedim diyemem ve her dönem değerli olacağını düşünmüşümdür. Dr. Strangelove’ı ise belki o anki ruh hâlimden, izlemeyip kapatmıştım. Orijinal DVD’si durup duruyor hâlen bir köşede, kim bilir, belki …

Tamamen duygusal

Yapmam gerekenin ne olduğunu genelde bilip, uzun yıllardır genelde yapmamamın açıklaması duygusal olmam. Bu sabah bunu çözdüm. Psikolojime duygusal durumum hakim genelde, dolayısıyla eylemlerime, irademe, hayatıma… Çocukluğumda çok az olsa da sorunsuz geçen kısa dönemleri hatırlıyorum, mutlaka başarı vardı. Ama tabii ki genelde, ailemden kaynaklanan duygusal yükün altında ezilip kaybetmeyle karakterizeydi. 19 yaşında kendimi topladığım …