Kıyıda Kalan İlginç Kitaplar (25 Kitap ve Bonusları!)

Bu listede, tanıtım şansı bulamamış, ancak bir sebepten dikkatimi çekmiş bazı kitapları listeleyeceğim. Bu listenin çok detaylı olduğunu iddia edemem, 2588 eser kapağına baktım ve bunların bir kısmı dergi, bir kısmı da yabancı dildeki kitaptı. Yine de kaydedip paylaşmak istediğim bir liste oldu.

Kitap fuarlarında çalıştığım dönemde veya ziyaretçi olarak gittiğim zamanlarda da hep yaptığım bir şey vardır: Kıyıda köşede ne varsa onlara özel zaman ayırmak ve detaylıca incelemek. Bunu yapmayı seviyorum, umulmadık güzel şeyler yaşamak yahut az kişinin keşfedebildiklerini keşfetmek güzel.

Ana salonda iyi yerlerde stant tutmaya parası olmayan, iyi yerleri bırakın ana salonda bile bulunamayan, hatta ve hatta fuaye alanına bile ücret yetiremeyip kıyıda köşede muhtemelen üç paraya kiralanan yerlerde kurulan stantlar içimdeki merakı gıdıklar, heyecanla o stantlara doğru yol alırım. Esasen, bu stantlar her zaman daha ilginç ve incelenesidir. Anaakımda ne var ne yok zaten bir şekilde biliyoruz ama ya bilmediklerimiz?

Elbette kötü örneklerle birlikte iyi kitap örnekleri de görülür. Bu alışkanlığımı bir manyak gibi sanal pazaryerlerinde de sergilemeyi başarıyorum ayrıca. Yalan yok, 2-3 ayda bir defa böyle bir sanal tura çıkıyorum ama sonuçta çıkıyorum ve karşıma öyle ilginç kitaplar çıkıyor ki bugün onlardan bazılarını kısa yorumlarımla birlikte buraya kaydetmek istedim.

Listeye başlamadan önce size ilginç bir bilgi vereyim, örneğin an itibariyle (20 Şubat 2021) Kitapyurdu sitesinde 440 bin kitap kayıtlı ancak sadece 105 bini stokta var görülüyor. Ülkemizde basılan kültür kitaplarının büyük çoğunluğunun kaderi depolarda çürümektir dersek hiç de abartmış olmayız. Listemizdeki bu kitapların çoğu da muhtemelen satış dışına düşme eşiğindedir…

DELİKANLI KİMDİR?..

Yazar                     : Hakan Türk
Yayınevi               : Akademi TV Programcılık

“Hakan Türk, bugüne kadar yazdığı derin devlet, istihbarat ve mafya kitaplarından dolayı “Yazarların Deli Yüreği” diye anılmaktadır. Kabadayıların Dünyası, Babaların Dünyası ve Türkiye’de Kim Mafya? gibi çok ses getiren ve yüzbinler satan kitaplarından sonra, 79. kitabında “Delikanlı Kimdir?” diye ortaya çok iddialı bir soru atmaktadır. Aslında bu kitap gerçek delikanlıların çok hoşuna gidecektir. Fakat beline silah takıp, yanına aldığı 3-5 adamla çevresine hava atan o sahte delikanlılar HAKAN TÜRK’e diş bileyecekler.” Bu satırlar, kitabın arka kapak yazısından. Açıkçası, kitapları yüzbinler sattığı söylenen bu yazarı daha evvel duymamıştım. Fakat arka kapağı okur okumaz aklıma bir dönemin (2000’lerin başı) unutulmaz delikanlı sitesi Fikirtepe.cjb.net geldi, orada da delikanlılığın ve delikanlıların tanımı yapılır, tarifleri verilir, delikanlı olmanın yol ve yöntemleri delikanlılık yolundaki okuyuculara anlatılırdı. Nişanlısını başka bir kızla aldatırken nişanlısı ve abisi tarafından basılan, akabinde hem nişanlısını hem abisini döverek cümleâleme delikanlılık dersi veren arkadaşımız için ne diyordu Fikirtepe CJB: “Delikanlı adam aldatır, siker. Kardeşimizi tebrik ediyoruz.” Elbette, bu kitabın ilgili mizahi site gibi olmadığı ve ciddi ciddi delikanlılığın tanımını yaptığını anlıyoruz. Okumadığım için daha fazla şey söyleyemiyorum.

TERÖRİZMİN GİZLİ KODLARI: TERÖRDEN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI

Yazar                     : Kemal Akmaral
Yayınevi               : Anatolia Kitap

Kitabın başlığı ve arka kapak yazısı gerçek anlamıyla ilgi çekici. Bu kitabı görünce, ülkemizde bu alanda fazla kitap görmediğimi fark ettim. Gerçekten de terörden en fazla etkilenen ülkelerden biri olmamıza karşın bu konuya doğrudan giren yeterli kitap basılmamış durumda. Yazar da sanırım bu boşluktan yararlanmak istemiş. Arka kapağında “Terörden korunmak ve kurtulmak için öncelikle geleceğimiz olan gençlerimize sahip çıkılması gerekmektedir. Başta PKK olmak üzere DHKP-C, MLKP, TKPML TİKKO, MKP gibi terör örgütleri, gençleri başta masum görünen küçük direniş eylemleriyle başlayarak ve kısa süre sonra gözlerini kırpmadan onlarca masum insanın hayatına kıyabilecek eylemlerde kullanmaktadır.” ifadeleri yazan kitap, özellikle gençleri terör örgütlerinin nasıl masum görünen etkinliklerle bir şekilde onları kazandığına da odaklanarak aileleri ve gençleri uyarmak istiyor. Az evvel de dediğim gibi, bizde terör konusunu işleyen çok fazla eser var ancak bu kitaplar birçok önkabulle yazılmış ve okuyucuda da bu önkabullerin olduğunu varsaymış. Oysa, kendi hâlinde bir şeyi protesto etmeye başlayan ve yeni arkadaşlar edinen bir gencin sadece birkaç yıl içinde nasıl gerçek bir militan olduğunun detaylarına odaklanan bir kitap yok. Savunma Bakanlığı, TSK ve EGM’nin bu alanda yapılmış pek çok çalışması vardı, ancak bunlar yeterince yayılmıyordu. Yakınlarda, Jandarma Genel Komutanlığı’nın da oldukça güzel bir çalışması başlamıştı:

Kitap ilgimi çekince Kemal Akmaral ismini internette arattım, bir Twitter sayfasından başka pek bir şey bulamadım ve yazarın “Antiterörist” isimli diğer kitabını gördüm, o kadar. Özgeçmiş bilgisine ulaşamadığım yazarın bir anti-terör uzmanı, sosyolog veya psikolog olması kitabın niteliğiyle ilgili bana güven verirdi ancak bunu göremedim. Duyarlı bir yurttaşın kişisel inceleme ve araştırmalarına dayanan bir eser gibi görünüyor.

Çöle İnen Faşizm

Yazar                     : Knud Holmboe
Yayınevi               : Etkileşim Yayınları

Necip Fazıl’ın “Çöle İnen Nur” isimli eseri onun Hz. Muhammed anlatısıdır ve belli bir çevrenin çok sevdiği bu yazarın tüm eserleri gibi hatırı sayılır satış sayılarına ulaşmıştır. Knud Holmboe (1902-1931) ise ilginç bir figür olarak tarih sahnesinden geçmiş: Danimarka doğumlu bir gazeteci olan Holmboe, felsefeye de meraklı kâşif ruhlu biriymiş. 19 yaşında Protestanlıktan Katolikliğe geçmiş. 27 yaşında ise Müslüman olmuş ve 29 yaşında da bu fani dünyadan göçmüş. Ölmeden önce yayınlandığı ve İslam coğrafyasındaki gözlemlerini de aktardığı en bilinen eserini yazmış. (zaten 3 çalışması var toplamda). Eserin Dancasının anlamını çevirince “Yanan Çöl” anlamına geliyormuş, İngilizceye ise “Desert Encounter” (Çölle Karşı Karşıya gibi bir anlam) olarak çevrilmiş. Bizdeki baskıda ise yayınevi Necip Fazıl’a selam çakacağı bir başlığı tercih etmiş ve çok bilinen bir kitabın bu az bilinen kitaba olan ilgiyi artıracağını düşünmüş. Eh, en azından benim dikkatimi çekti bu başlık. Ancak görünen o ki kitap istenen satış başarısını yakalayamamış ama yine de küçük bir yayınevinden çıkan bilinmeyen bir eser için fena da sayılmaz. Açıkçası, göz atmak istediğim bir kitap oldu ve birazdan sanal alışveriş sepetime atabilirim.

Batı Terörü ve Propagandası

Yazar                     : Andre Vltchek
Yayınevi               : Bilim+Gönül Yayınevi

Vltchek ismini nereden tanıdığınızı mı düşünüyorsunuz? Hafızalarınızı tazeleyeyim: 2020’de Karaköy’de öldürülen muhalif araştırmacı gazeteci kendisi. On yıldan daha uzun bir zaman önce yayınladığı bu kitabını okumadım ancak tersten okuma kitaplarını (delillendirilebilmişse ve saçma komplo teorileriyle dolu değilse) severim. Kitabın arka kapak yazısında, Vitchek’in kendisinden daha önemli bir ismin, Noam Chomsky’nin tanıtım yazısını görüyoruz: “Andre Vltchek çok az sayıda insanın bildiği gerçek dünyayı hepimizin gözlerinin önüne seriyor. Anlattığı acı hikâyelerde özellikle Batı’nın utanç veren tarihî kökleri açığa çıkıyor. Batı dünyasının diğer milletler üzerindeki vahşetleri Andre Vltchek’in bir yazarda nâdir rastlanan sezgi ve kavramasıyla okuyucuya gösteriliyor.”

Chomsky’den tavsiye almak her babayiğidin harcı değildir, bakalım neymiş diyerek sanal sepetime atıyorum.

Allah Büyük

Yazar                     : Ferudun Özdemir
Yayınevi               : Az Kitap

Her dönem karşınıza bu tarz kitaplar çıkar, bunların sonu yoktur ve gelmeyecek. Ferudun Bey lafı dolandırmamış, kutluyorum kendisini. Ben de ilk fırsatta “Hayırlısı De Geç” isimli bir eser kaleme almayı düşünüyorum. İlham veren bir kapak, kelebek de güzel. Umarım gerçekten teselli verebildiği birileri olmuştur kitabın.

Ferudun Özdemir’in ilginç bir kitabı daha olduğunu görüyoruz ve adı “Tankları Durduran Ebabiller”, tahmin ettiğiniz gibi, 15 Temmuz FETÖ saldırısını ele almış o kitabında da. Ferudun Bey değişik biri, okumadım ki başka bir şeyler daha diyeyim…

Metres Rezidans – İstanbul’da Günah Öyküleri

Yazar                     : Hacer Yeni
Yayınevi               : Önce Kitap

Kapağındaki şekeri parlayan kıpkırmızı elma şekeriyle, içeriğine yönelik hınzır mesajlar veriyor kitabımız. Elmanın altında elmayı dillemek, dişlemek üzere seksi ve kırmızı rujlu bir kadın arıyor gözlerim ama nafile. Prodüksiyon buraya kadarmış. Velakin benim dergi fotoğraf arşivimde bile böyle fotoğraflar vardı, parasını da ödedim, isteselerdi verirdim. Dilli dişli rujlu dudaklı kadınımız da kapakta yer alırdı.

Hacer Hanım, yazmayı seviyor, bu kitapla kalmamış ki zaten bu ilk kitabı da değilmiş. Bir yazı makinesi belki de o. Twitter’ında “Demirden korksak trene binmezdik,” yazıyor. Hayata karşı meydan okuyan tutumuyla genç bir kadın yazar o, kalemi dudaklarına doğru götürdüğü, kısık gözlerle ve yarı gülümsemeyle baktığı pozları da var. Velakin kıymeti anlaşılamamış gibi. Kitabı okumadığım için yorum yapamıyorum ama eminim kitap kadın doludur, kadınlar vardır. Zaten sonra memleketin en kadın ve satış taktikleri konusunda en ilginç yayınevlerinden biri olan Destek Yayınları’ndan çıkmış kitapları. Kadın dayanışması da yeterli etkiyi sağlamamış olacak ki sonraki Destek’li kitaplarının da satış sayıları oldukça düşük. Üşüyoruz Kadın Reis!

Pulitzerli Yazarın Memleketimizde Yüzüne Bakılmayan Kitabı: “Domuz Adam Ne Oldu Sana?”

Yazar : Paul Zindel
Yayınevi : Bu Yayınevi

Başarısız kapaklı, amatör görünümlü, yayıncılık dünyasına aşina olmayanların pek bilmediği bir yayınevinden çıkan bu kitabın ilk bakışta amatör işi olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak bu eser ülkemizdeki, benim bulabildiğim sayılı Paul Zindel çevirisinden biri ve görünüşe göre “Domuz Adam” serisinden elimizdeki tek kitap. Paul Zindel ismini tanımayanlar Wikipedia’ya bakabilir ancak kendisinin romanları için olmasa da oyunları için 1971 yılında drama alanında Pulitzer Ödülü aldığını belirtelim. Memleketimizde kimsenin yüzüne bakmadığı Domuz Adam kitapları ise sırf ABD’de bile yüzbinlerce kopyadan fazla satmış durumda. Bu kitap yayıncılık namına ders niteliğinde işlenebilir… Çeviriden yana endişelerim var zira kitabın çevirmeni Candan Selman’ın daha önce hiçbir çevirisini okumadım, traitor’umuzun çeviri listesindeki en kayda değer kitap ise Altın Yayınları’ndan benim bilmediğim bir yazara ait. Yine de attım sepete, merak ediyorum.

Dayanılmaz Bassington

Yazar : Saki (Hector Hugh Munro)
Yayınevi : Alakarga Sanat Yayınları

Saki adıyla bilinen Hector Hugh Munro, ismini birkaç eserde gördüğüm ve İngiliz yazınında hatırı sayılır yeri olduğu belli olan bir gardaşımız. Alakarga Sanat Yayınları ise küçük, butik ama seçici ve titiz bir yayınevi diyebilirim. Kitabın yüzüne bakan olmamış, satın alan pek yok nitelikli bir esere benziyor, atıyorum sepete. Bakalım atına çakma Godiva gibi anadan üryan binen Bassington Bey ne herzeler yumurtluyor…

Türkiye’de Neler Oluyor? & Anadolu’nun Uyanışı ve Yeni Elitler

Yazar : Rainer Hermann
Yayınevi : Ufuk Kitapları

Türkiye’de neler olmuyor ki?.. Bir dönemin tetikçi gazetecileri vardı, malum gazetelerde (Zaman veya Taraf gibi) çalışır, ellerine ulaştırılan dosyalardan kitap pırtlatarak Türkiye’yi aydınlatırlardı (!). Sözde Ergenekon Örgütü hakkında mı kitap yazdılar mesela, çaaaatt diye arka kapağa Nazlı Ilıcak tanıtım yazısı yazar, kitabı yere göğe sığdıramazdı (bkz: “Kafası Karışanlar İçin Ergenekon” kitabının arka kapağı). Şimdi o gazetecilerin çoğu tutuklandı ve hapiste, tutuklanmayanlar gözaltından sonra davalarının sonuçlanmasını bekliyor olmalı. Evet, Türkiye’ye asrın kazığını atmaya çalışan eli kanlı bir örgütten, CIA projesi terör örgütü FETÖ’den bahsediyorum. Bu kitapla alakası ne derseniz de kitabı hazırlayıp önümüze koyan Ufuk Kitapları’na bakın, gerçi bakmanız zor olur, korkudan KitapYurdu bile arama sonuçlarından çıkarmış durumda, ikincil yöntemlerle arayınca buluyorsunuz satışta olmayan kitaplarını. Kitabın arka kapağında Şahin Alpay ve Mustafa Akyol’un yazarı ve kitabı metheden yazıları mevcut. Şahin Alpay FETÖ dolayısıyla tutuklanmış, M. Akyol ise “ulu bir demokrat” olarak takipçilerine istikamet vermeye devam ediyor… Belki alabilirdim ama o kadar operasyonel görünen bir kitap ki, güven vermediğinden almıyorum. Siz bu konulara meraklıysanız ve Almanca bilmiyorsanız bu kitabı bulundurmak isteyebilirsiniz.

Kaynanamın Hakları / Kaynana – Gelin – Damat İlişkileri

Yazar : Şebnem Güler Karacan
Yayınevi : Selis Kitaplar

Bu ilginç başlıklı ve kapağında kaynana olduğunu tahmin ettiğimiz yaşlı bir kadının yer aldığı kitabın, yaklaşık 20 yıldır herhangi bir satış başarısı olmamasına şaştım. “Kaynanayı ne yapmalı, kaynar kazana atmalı / Yandım gelin dedikçe altına odun atmalı” diye türküler çığıran bir kültürde, kaynana fobisinin yeşerdiği bu zalım topraklarda bu kitap hiç dikkat çekmemiş gibi. Yazarı ise azimle çalışmaya devam ederek çocuk kitaplarına odaklanmış ve görünüşe göre başarılı satış grafikleri yakalayan birçok çocuk kitabı ve serisi kaleme almış.

Şöhret Psikolojisi – Tanrı mı İnsan mı?

Yazar : Suna Üçkarışoğlu
Yayınevi : Selis Kitaplar

Tam bizim gibi memleketlere göre bir kitap olsa gerek, çünkü sıradan vatandaşlar ünlülere pek bir meraklı. Şimdi bir de sosyal medya etkileyicileri (influencer) söz konusu, onların da incelenesi düzeyde değişik bir kafa yaşadığına eminim. Öte yandan, insan böyle bir başlıkta en azından “psikolog” sıfatını arıyor, yazarının uzman olmadığını görünce kitaba burun kıvırabiliyor. Nitekim uzun yıllar önce basılan kitap bir satış başarısı yakalayamamış. Üstelik, yazarı medya çalışanı olup iyi kötü kitabını duyurabilmesine rağmen böyle olmuş. İlk olarak, kitabın ismi çok hatalı seçilmiş. Bir medya çalışanların ünlülere yönelik yıllara dayanan anı, deneyim, gözlem ve tespitleri dünyanın her yerinde ilgi çekebilecek bir başlıkken bunun yok sayılıp “psikoloji” gibi bir uzmanlık alanına -o uzmanlık da olmadan- yönelinmesi, büyük bir hata olmuş. Tabii kapak falan da “ucuz” durmuş ama o kadar detaya girmeye gerek yok, dönemin imkânları o kadarına el vermiştir. Meraklısı bulursa alıp okuyabilir. Yine çeşitli konularda alınan yanlış kararların kitabın kaderini nasıl etkilediğini görüyoruz. Bu kadar höyhöylü bir başlık atarsan, altını doldurman gerekebilir. Kitap kapakları kahve içerken edilen sohbetlerde hesapsızca kullandığımız tanım ve betimlemelere göre belirlenmemeli.

Domuz

Yazar: Refik Erduran
Yayınevi: Remzi Kitabevi

Refik Erduran yazın ve medya dünyasında bilinen bir isim. Remzi Kitabevi de bir dönem eser kalite ortalaması oldukça yüksek olan, sükseli bir yayıneviydi. Sonra ne olduysa adı sanı çok duyulmaz oldu. Bu da ayrı bir konu, sermaye yayıncılarını bir kenara bırakırsak bir dönemin başarılı yayınevleri ne oldu da piyasada adı sanı pek duyulmaz oldu? Bunun yanıtı teknolojide, yeni medyada ve sektörel ekonominin dönüşümünde gizlidir. Ayak uyduramayanların kan kaybettiğine kuşku yok. Bu hep böyle olmuştur, bir dönem zirvede olan bir yayınevi bir sonraki dönem kapanmak zorunda kalabilir. Bu aslında bir işbilmezlik sorunudur, şirket ve kurum yönetmedeki zafiyetlerle ilgilidir. Gerçi remzi, seçkin bir perakendeci olarak konumlandığı pozisyonunu koruyor denebilir ancak yayınevi yönünün bir dönem olduğu kadar etkili olmadığı meydanda. Her neyse, konuyu çok dağıtmayayım. Listeye ikinci bir “domuzu” aldım, başlık ilgi çekici çünkü, değil mi? Eser, medya dünyasında “yıldız” sayılan bir “aydının” cinsellik ekseninde değişen hayatını anlatıyormuş. Ben okumayı düşünmüyorum ama okunabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. KitapYurdu’nda ise kitaba yapılan yorumların tarzı ve seviyesi, yazarın zaten belli ve görece nitelikli bir okura hitap ettiğini gösterir nitelikte.

Millî Mücadelede Ayaklanmalar

Yazar : Gn. Kenan Esengin
Yayınevi : Kamer (ilk baskı), Kum Saati (sonraki baskı)

Eski bir kitap, önce Kamer Yayınları’ndan sonra da Kum Saati gibi bir yayınevinden çıkmış. Kitabın yazarı, belirtildiği gibi, bir general. Üniforma fobisi olanlar okumaktan hoşlanmayabilir ancak ben ATASE arşivlerinin ne denli sağlam olduğunu bildiğim için, yazarın da başta buradan yararlandığını düşünerek eseri sepetime attım. Dilerim iyi hazırlanmış bir eserdir. Bugünü ve yakın tarihi anlamak için önemli bir çalışma olarak görüyorum bunu. Kimlerin kökeni bu ayaklanmalara bağlanıyor, o da ayrı bir araştırma konusu olacak kadar önemli bir konu. Attım sepete.

Tutunuş – Aldatılan Erkeğin Dünyasına Soluksuz Bir Yolculuk

Yazar : “Romantik İsyankâr” Halim Bahadır
Yayınevi : Neden Kitap

Neresinden tutsak profesyonel diyemeyeceğimiz görünüşteki esere, yazarın adının kapağa Romantik İsyankar namı da eklenerek yazılması okuru düşüncelere sevkedebilir. Yayınevi’nin adı da zaten bu sorgulamayı yapan cinsten: Neden Kitap? Sahi, neden? Kapakta 50 bin baskı ifadesi var ancak somut olarak bu kadar basıldığını düşünmüyorum, bilindiği gibi bu ifadeler her zaman gerçeği yansıtmıyor ve bir satış taktiği şeklinde kullanılıyor. Neyse. Arka kapak yazısından da anladığımıza göre, yazılanlar gerçekmiş ve aldatılan bir erkeğin yaşadığı buhran anlatılıyormuş. Ne olursa olsun acı deneyimlerin yazılması, bir saçmalık yapıp kişinin kendine ya da başkalarına zarar vermesinden milyon kere daha iyidir. Bu amatör görünümlü kitap ilk bakışta beni gülümsetse ve kitabı okumayacak olsam da yazarı içtenlikle tebrik ve takdir ediyorum. Umarım eserin içinde beni pişman edecek şeyler yazmıyordur (örn: aldatanı kaynar kazana atın).

Anlamsız Düşünceler

Yazar : Oğuz Adanır
Yayınevi : Aşina Kitaplar

Başlığı ve kapağı görünce, bir üstteki eser gibi bir şey sanıp istemeden güldüm. Kitabı açıp detaylarına bakınca cehaletimden utandım. Kitabın yazarı, dolu dolu bir bilimciymiş, unvanlar çok da önemli değil ama profesör olduğunun da altını çizelim. Üstelik, pek çok nitelikli eser üretmiş, başka alanlara da katkılar yapmış bir yazar/düşünür. Cahilliğimden bir kere daha utanıp kitabı hemen sepetime attım. İşte kitabın arka kapak yazısı, bu yazı bile başlığın mantığını anlamaya yetiyor aslında:

Bu çalışmanın başlığını “Anlamsız Düşünceler” olarak koymamın en önemli nedeni bilimsel araştırma heyecanı ve ruhunun tamamen ölmese bile. büyük ölçüde can çekişmekte olduğu bir üniversite ortamında yaşıyor olmamdır. Bu benim çalışmakta olduğum üniversiteyle sınırlı bir düşünce değildir. Bu, ülkenin hemen her yerindeki üniversitelerde çalışan pek çok eski öğrencim, meslektaşım ya da başka alanlarda çalışan arkadaş ve dostlarımın ortak kanışıdır. Ziyaret ettiğim bütün üniversitelerde durum aynıdır. Dolayısıyla çalışmanın, yaratmanın, üretmenin anlamını yitirmiş olduğu bir ortamda (istisnalar kaideyi bozmaz) yeni ve özgün bir şeyler üretmek anlamsız, aptalca ya da çılgınca bir girişime benzemektedir. Ancak başka bir yaşama biçimi bilmiyor ve bundan başkasıyla doyuma ulaşamıyorsanız. geriye yapacak tek şey kalıyor. Bu çılgınlık, aptallık ve anlamsızlığı gidebileceği en uç noktaya kadar götürmek.
Burada araştırmadan, yaratıcılıktan ve bilimsellikten anlaşılması gereken şey yepyeni perspektiflerin oluşmasını sağlayabilecek düzeyde çalışmalardır. İçinde yaşamakta olduğumuz toplum ve dünyayı olumlu yönde değiştirmeye hizmet edebilecek türden çalışmalar. Çok nitelikli, derin ve uzun araştırmaların sonucu olan çalışmalar. Yoksa belli bir entelektüel düzeye sahip ancak sizi hiçbir yere götürmeyen, karşınıza olumlu ya da olumsuz herhangi bir sonuçla çıkmayan, boşlukta kendi etrafında dönen türden çalışmalar değil.

“Bozkurt” Yazarı Ajan Amstrong ve Casusluk Örgütleri

Yazar : Ergun Hiçyılmaz
Yayınevi : Kamer Yayınları

Dünyaca ünlü Bozkurt kitabı bugün bile Atatürk için önemli bir kaynak kabul edilirken Ergun Hiçyılmaz, yine muhtemelen ATASE’den yararlandığını düşündüğüm eserinde, Armstrong’un İngiliz istihbaratıyla ilgili ilişkisini somutladığını, Millî Mücadele karşı çalışmaları belgelendirdiğini iddia ediyor. Bir dönem Atatürk karşıtı faaliyetlerin kaynağı olan İngiliz İstihbaratı’nın Armstrong ilişkilerinden sonra Bozkurt’a bakışınız eskisi gibi olmayabilir. Merakla sepetime ekledim.

Gürültü

Yazar : Hakan Pala
Yayınevi : Şahsi Basım (yazarın kendi yayını)

Uğur Dündar fenomen bir medya ismi, sunucu, gazeteci; bir döneme damga vurmuş bir “halk kahramanı”. Yazarımız ise Uğur Dündar ismine odaklandığı kitabında bunun böyle olmadığını iddia etmiş ve Uğur Dündar ismini sorgulamış. Neresinden baksanız ilginç bir çalışma ve sepete atıp atmamakta kararsız kalırken sırf meraktan sepete atıyorum. Yıllardır kıyıda köşede kalmış bu kitapta bakalım neler yazılmış…

Postmodern İslami Dünyada Kadın Olmak

Yazar : Sabiha Doğan
Yayınevi : Ahir Zaman

İlginç bir başlık ve belirli bir çevrede sıklıkla -kınamayla- dile getirilen bir konuya eğilmiş gibi görünüyor. Böyle bir kitapta nitelik arayışım olduğu için yazarını araştırdım. S. Doğan öğretim görevlisi olarak Hasan Kalyoncu üniversitesinde çalışıyor ve bu kitap da bugüne kadar yayınlanan dört kitabından ilki, 2013’de yazmış. İslami çevrelerde yazarak Akit gibi gazetelerde roman tefrikaları yapan yazarımız, anladığım kadarıyla Milat gazetesinde gazeteci yazarlığa devam ediyor. İlginç bir not olarak, artık Milat ve Akit’in birbirine “biraz karşı” olduğunu söyleyebiliriz zira hükûmet desteğine tam gaz devam eden Akit bir tarafta, Saadet Partisi ekseninde yayın hayatına devam eden Milat öteki tarafta. Herneyse, sonuçta meraklısı için sayılı çalışmalardan biri düşünüyorum ama ben meraklısı değilim.

Lagaluga Yazılar

Yazar : Ateş Nesin
Yayınevi : Truva

Türk yazınının dünyaca ünlü kalemi Aziz Nesin’in ilk karısından oğlu olan ve kamuoyunun diğer Nesin kardeşler kadar tanımadığı Aziz Nesin’in bir kitabı olduğunu biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum ve şimdi bu kitapla öğrendim. Üstelik kendisi 2015 yılında da bu fani dünyadan göçmüş. Kitabın arka kapağında Orhan Erinç’in sitayişle dolu bir takdimi de var. Sırf meraktan sepete attım ve Aziz Nesin isminin bu kararmdaki taşıyıcı etkisini gizlemiyorum.

2. Abdulhamid’in Muhtıraları

Yazar : Mehmet Hocaoğlu
Yayınevi : Kamer Yayınları

Eski bir kitabın yeni basımı ama şimdi tekrar eskimiş diyebileceğimiz bir kitap. İlk baskısında kapakta koca harflerle “belgeler” ifadesi de varmış, o kapağı internetten aratarak görebilirsiniz. Adından anlaşıldığı gibi bir belge derlemesi gibi duruyor. Artık sahaflarda satılan ve çoğu yerde satışı olmayan bu kitap belki sizin ilginizi çeker.

Amerika’ya Nasıl Gidilir? – Amerika & Kanada’da İş ve Eğitim Rehberi

Yazar : İbrahim Özdemir
Yayınevi : Kişisel Yayın (şahsi basım)

Gerçekten daha evvel benzerini görmediğim ilginç bir rehber, Yard. Doç. Dr. İbrahim Özdemir yazmış. 20 seneden daha önce yazılan bu kitap güncelliğini yitirmiş olabilir ama şu dönem çıksa herhâlde daha çok ilgi görürdü. Arka kapak yazısında, başörtüsü kısıtlamalarının olduğu dönemde yazıldığını belli eden, Zeynep ABD’ye gitti, okudu, mezun oldu ve öğretim görevlisi oldu, hemi de başörtüsüyle, anlamında bir yazı bile var. Banker Bilo gibi çağırmış hocam, affetmemiş. Güncelliğini yitirmiş olması olası olan ilginç bir rehber doğrusu.

Fransız Kadınlar Neden Yalnız Uyumaz – Aşkı Bulmanın Keyifli Sırları

Yazar : Jamie Cat Callan
Yayınevi : Epsilon

Kapağa bakıp da arka kapak yazısına göz attığımda kalın bir Cosmopolitan’a baktığımı düşündüm. Arka kapak yazısından bazı incileri alayım:
Fransız kadınların bir erkekle tek başına dışarı çıkmadıklarını biliyor muydunuz?” (Hıı! Biliyor muydunuz!)
“Hiçbir kural yoktur. Hiçbir otoritenin tavsiyesini dinlemezler. Erkek arkadaşlarının karnı tok mu, sırtı pek mi diye endişelenmezler. Ayrıca erkeklerle iletişim kurmak için ta Marsa kadar seyahat falan da etmezler. Aksine, Fransız kadınlarının aşk hayatları romantik, tensel, oyunbaz ve yoğundur.” Oyunbaz, hmm…
“Bu kitabı okuduğunuzda Fransız kadınların kendilerini neden daima seksi hissettiklerini, Fransızların flört etme sanatlarını, Fransız kadınların neden her yere yürüyerek gittiklerini ve fark edilmekten neden bu kadar hoşlandıklarını, Fransız kadınların Erkeklerle nerede tanıştıklarını, Erkeği yaramazlık ettiğinde, ne yaptığını… Ve buna benzer pek çok sırrı öğrenmiş olacaksınız. Âşığınız için hazırlayabileceğiniz tutku dolu yemek tarifleri de cabası!” (Hani karnı tok mu düşünmüyordunuz, Fransız kadınları?)

Aşk Bir Kadın Hastalığıdır

Yazar : Didem Elif
Yayınevi : Pupa Yayınları

Evet, daha az evvel aşk tavsiyeleri veren bir kitaptan, bu sefer Türk bir yazarın âşıklık hâlini hastalık olarak tanımladığı bir kitaba geçiyoruz. Arka kapak yazısından anladığımıza göre acilen erkek bir doktora görünmesi gerekiyormuş: “Doktorum kadındı. Başkalarını bilmem ama aşk, demek ki benim için bir kadın hastalığıydı. Âşık olduğumda duyduğum istekten, tutkudan kaçamazdım ya. Ayrıca bu duyguyu seviyordum. Bu hastalığın tedavisi için bir kadına güvenemezdim doğrusu. Söz konusu olan kadınlığımdı ve ancak bir erkek anlayabilirdi. Mutlaka erkek olan bir kadın doktoruna görünmeliydim.” İlginç…

Akadeğilmi – Akademi’den Üniversite’ye geçiş sürecinde 1980-1990 dönemindeki öğrencilerin deneysel sanat hareketleri

Yazar : Caner Karavit
Yayınevi : S.İ. Sanat (?)

Değil, değil…

Niş gibi niş, kitap gibi kitap… Türkiye’de bu kadar nokta atışı, ortam için fazla detay ve fazla kültürlü kaçacak kitaplara hiç alışık değiliz doğrusu. Kitabı alacak değilim, konu bana uzak göründü ama yazarı takdir etmemek elde değil.

Önce Ben Sonra Müşteri

Yazar : Lale A. Rona
Yayınevi : Rota Yayınları (ilk baskı), Epsilon (sonrası)

Müşteri ilişkileri yönetimiyle ilgili sırf başlığı sayesinde bile okunabilecek bir kitap. Kitabın odak noktası anladığım kadarıyla “Neden birçok insan öğrendiği yöntemleri uygulamakta zorluk çeker?” sorusu ve buna verilen yanıtlar. Epsilon baskısında da merhum Sakıp Sabancı’dan da arka kapak yazısı almayı başarmış yazarımız. Bir dönem müşteri ilişkileri personellerini de yönetirken çok sayıda müşteri ilişkileri yönetimi kitabı alıp okumuştum ama şu dönemde ilgimi çekmediğinden almayacağım. Eğer bu işlere meraklıysanız göz atmanızda fayda olabilir. Sanıyorum bulmak biraz zor hâlâ mümkün.

Kapaklar…

Sadece kapağını paylaşıp geçeceğim son birkaç kitap:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir